Wednesday, July 27, 2011

Plitvice Jezera

Parkın neresinden girdiğinize bağlı olarak size aşağıdaki iki taraflı bileti veriyorlar. Kişi başı 130 kuna. Park içinde otobüs ve botlar haricinde ulaşım aracı yok. 
Otobüslerle sizi istasyona kadar taşıyorlar. Sonra siz de, mevcut haritalardan ya da biletinizden yolunuzu belirliyorsunuz. 

İlk başta çok büyük, günlerce sürecekmiş gibi geliyor. Ancak sabah 10:30da başladığımız gezimiz 14:00 civarı bitti. Ama biz de bitmişiz. Çünkü her yer aynı ve de farklı bir şey göremeyince, yol sadece yol oluyor. Bir de yürümeyi sevmek ve uygun ayakkabı ile gitmek var tabi. 

Biz, 2nci Giriş olan İstasyon (St) 2'den İstasyon 4'e kadar otobüsle gittik. P2'ye kadar yürüyüp, P3'e botla geçtik. Oradan da ST 1'e kadar yürüyüp, St 2'ye otobüsle geri döndük. Parkta 3 Türk ile karşılaştık ama tanımazlıktan geldik. Ahehuarhe
Onlar da aynısını yaptılar zaten. *shrug*



Suya girmek yasak ancak akvaryum gibi ve içiniz gidiyor. Üzerimde foto mak olmasa düşeceğim, o derece cazip. Ancak alglerdir, bitki örtüsüdür, zarar görmesin diye çaba sarf ediyorlar. Ama köpekler sıcakta atıyorlar kendilerini. Sahipleri ve biz de bakıyoruz onlar yüzerken.
Ben de girip köpekleme yüzebilirdim misal. Ayrıca benim üzerimde köpekte olduğu kadar mikrobiyo yaşamıyordur.
Bu arada araştırmalarım sonucu, bir Türk'ten öğrendim ki, yüzmüş parkta! 




 Göller üzerindeki yürüyüş yolları.





Böyle cam gibi işte.

Sümela Manastırı çağrıştırıcısı kökler.


Kayık da kiralanabiliyormuş.


Bilmeniz gerekn bir şey de, bota bir kere binebiliyorsunuz. Sakın, "ay yorulunca otobüse bineriz, oradan bota biner, botla geri döneriz vs" diye düşünmeyin. Biletin üzerinde damga var, gördünüz mü? O damga olunca bir daha o araca binemiyorsunuz. 


Neticede iyi korunmuş bir milli park. Çok var bunlardan Hırvatistan'da. 

No comments:

Post a Comment