Thursday, July 28, 2011
Hırvatistan - HR
14 - 21 Temmuz arasında araç ile yaptığımız Hırvatistan seyahatinde gördüklerim, önerdiklerim, önermediklerim:
Başkent: Zagrep (ZA)
Nezih bir ülke.
İnsanlar medeni.
Savaşın yaraları sarılmış. Çok az evlerde şarapnel izleri hala duruyor.
Ülkede az ingilizce bilseniz bile rahatlıkla iletişim kurabilirsiniz.
Turist bilgi danışma merkezlerinde her şehrin haritası var. Sorun yaşamıyorsunuz.
Engelli yanlısı değil ancak belki hiç engelli yok. Hiç özürlü insanla karşılaşmadık.
Kızları güzel.
Muhafazakarlar. Koyu Katolikler. Duvarlarda ISUS KRIST yazılarını çok göreceksiniz.
Özellikle Split ve Jelsa'da, sokak aralarında bir yerlerde ikonalara sık rastlayacaksınız. Mutlaka en az bir demet çiçek olacaktır ikonaların yanında.
Mezarları da aynı şekilde, çok bakımlı ve çiçekler hep taze.
Kuzeyden güneye indikçe medeniyet seviyesinde bozukluklar göze çarpıyor (trafik ihllaleri açısından).
Sahil şeridindeki yol virajlı, bakımlı, aydınlatma yok, trafik ışığı da az. Çünkü yayaya saygı var. Yayalara her daim yol veriyorlar (olması gerektiği gibi).
Birçok kelime Türkçe: cezva, tabela, seker vb.
Merhaba, onların dilinde bok olarak geçmesine rağmen, hiç duymadık. Dobra Dan.
Dubrovnik;
aşırı pahalı. Eğer evde kalmayı tercih ediyorsanız, Stari Grad dışında Zagrebca veya onun paraleli sokaklardan yer bakın.
Stari Grad içi oldukça kalabalık ve pahalı ve gürültülü. Gece 03:00'te Tool ile uyandığımı biliyorum.
Stari Grad içi eski Türk mahalleleri gibi. Kapı önü sohbetleri yapılmaya devam ediliyor. Ancak turizm ülkenin dokusunu bozmuş. Erken yatıp-kalkan Hırvatlar gece geç saatlere kadar bağıra çağıra sohbet etmeyi tercih eden turistler nedeniyle geç yatmak zorunda kalıyorlar.
Park parası bir dert! DU'te dışarı çıkmadığımız bir gün için 150 kuna park parası ödedik. Diğer şehirlerde ödediklerimizle ayrı bir ülkede, ayrı bir tatil yapılabilirdi!
Jelsa'dan çıplaklar kampına tekne kalkıyor!!
Sürekli kilise çanları çalıyor. Ülkeme gelip de, "günde 5 defa ibadet etmenizi mi hatırlatıyorlar, ay ne kadar komik" diyen tüm Amerikalı tanıdıklarımın başlarına en büyük çaptaki çan düşsün dilerim. Dinle ilgili yorumlara, sorulara katlanamıyorum zaten, imammışım gibi sorular soruyorlar.
Küçük balıkların içlerini temizlemedikleri için balıklar acı. Önünüze tencere içinde gelen serçe parmağınız büyüklüğündeki balıklar mundar oluyor sonra. Büyük balık yiyin.
Pizzalar ve tüm porsiyonlar çok büyük. Önce tabağı görün sonra doymazsanız başka sipariş verin.
Peynirleri güzel.
İçecekler pahalı. Çay yok. Ancak Mostar'da sallama içebilirsiniz. Çay da bildiğiniz çay olarak telaffuz ediliyor.
Ezel dizisini çok seviyorlar.
Gördüğüm kadarıyla pek tv kanalları yok. HRT kanalında dublajsız yabancı filmler ve türk dizilerini görebilirsiniz. Diziler de; Menekşe ile Halil, Yaprak Dökümü, Ezel, Binbir Gece.
9da tüm dükkanlar kapanıyor. Du'te bazı hediyelikçiler açık olabilir.
Bu Hırvatlar hasta olmuyor sanırım. Ezcane kolay bulamıyorsunuz. Hastane sayısı da az. Çok C Vitamini alıyorlar diye mi acaba?
Hırvatların geleneksel tatlısı, şekerli turunçgiller kabuğu. Ancak pazarda bulabilirsiniz. Zeytinyağı da var. Aromalısını da yapıyorlar.
Şişelerin içinde koydukları bitkiler biberiye falan. Siz de yapın, zeytinyağına aroma katar, güzel olur. Ayrıca Ege'de de yapıyorlar bunu, şaşırmayın, ayıp.
Sirkeleri genelde üzüm sirkesi, zira asma çok. Ancak sirke satan bulamadım. Bulsam içecektim bol bol.
DU'te araba kiralamayın. Park parasından geberirsiniz. Zaten Du'te çok vakit harcamaya gerek yok. Bunun Hvar'ı var, Zagrep'i var, en güzeli de Split'i var. Oraları da gezin, zaten Du kadar da pahalı değil.
Adriyatik'te, Dalmaçya kıyılarında denize girin. Ama bilin ki aynı deniz bizde de var.
Rakıja tadmak nasip olmadı, bizim rakıdan farklı mı bilen varsa söylesin.
Milli Parkları güzel, "yürüyüş tutkunu" iseniz mutlaka gidin.
İnsanları bizimkilerden farklı değil, arada fırsatçısı da çıkıyor. Garajdaki adamı asla untumayacağım. "Aracınızı buraya bırakın, Stari Grad'a bırakmanız gereksiz" diyen kişinin aslında garajda çalıştığını bilmeliydik.
Kızlarına öyle derin derin bakmayın. Ayıp.
Ülkedeki parklar harika. Uyuyanını, sohbet edenini görebilirsiniz. Kimse de kimseyi rahatsız etmiyor.
Sigara içen insan sayısı çok az. 1 haftada belki Hırvat sigara tüketen 2 kişi görmüşümdür, ki milliyetlerinden elbette emin değilim.
Aklıma geldikçe eklerim, nabıyım?!
Labels:
Hırvatistan
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
dünyanın en büyük çanı Moskova'daymış, Kızıl Meydan'ın içindeki alanda.
ReplyDeleteMERHABALAR. YAZI İÇİN TEŞEKKÜRLER. YALNIZ KAFAMA TAKILAN BİR SORU VAR. EYLÜLDE HIRVATISTAN'A GIDERKEN PARAYI TAMAMIYLE KUNAYA ÇEVIRSEK RAHAT EDEBILIR MIYIZ. YOKSA TURIST OLDUĞUMUZ IÇIN EURO KESINLIKLE GEREKIYOR MU? NASIL BİR TAVSİYE VEREBİLİRSİNİZ ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM.
ReplyDeleteBiz gittigimizde henuz ABli degillerdi.
DeleteO nedenle bilemeyecegim.
Iyi eglenceler